Çeviri Teknolojileri

Sizlere bu yazımızda çeviri teknolojileri ve limitlerinden bahsedeceğiz.

ÇEVİRİ TEKNOLOJİLERİ VE ÇEVİRİDEKİ LİMİTLERİ

Günümüzde iletişim giderek daha kolay hale geliyor. E-posta, sosyal medya ve YouTube videoları gibi teknolojiler dünyanın her yerinden sesimizi duyurabilmemizi sağlıyor. Geriye tek bir engel kalıyor: dil. Dünyada 7100’den fazla dil var ve bunlardan beşi (en çok konuşulandan en az konuşulana doğru: İngilizce, Mandarin, Hintçe, İspanyolca, Fransızca) 2020 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %50’si tarafından konuşulacak. Bu çok sayıda dil karşısında çeviri, iletişimin önemli bir unsuru olmaya devam etmektedir.

İlk tercüme edilen metnin M.Ö. 2000’li yıllara tarihlenen Gılgamış Destanı olduğu düşünülmektedir. Zaman içinde, bir medeniyetin bilgisi bir diğeri tarafından tercüme edilip kullanıldı. Dinler, dini metinlerin tercümesi sayesinde yayıldı. Tercüme edilen hikayeler dünyanın dört bir yanındaki çocukların yüzüne aynı gülümsemeyi getirdi.

Çeviriye duyulan bu bariz ihtiyaç nedeniyle, yirminci yüzyılın ortalarında bilgisayarlar icat edildiğinde makine çevirisi hemen önemli bir araştırma konusu haline geldi. En başta, programcılar makinelere her bir kelimenin orijinal dilden istenen dile nasıl çevrileceğini ve gramer kurallarına göre bir cümle olarak nasıl yerleştirileceğini kendileri dikte ettiler. Bu model başlangıç cümleleri için işe yaradı. Ancak birden fazla anlamı olan ya da karmaşık dilbilgisine sahip kelimelerle karşılaşıldığında dağıldı. Daha sonra, bir Japon araştırmacı örnek tabanlı çeviriyi icat etti. İstenen çeviriye ulaşmak için bilinen bir çeviri modelinde belirli kelimeler değiştirilerek istenilen çeviriye ulaşılan bir çeviri.

ÇEVİRİ TEKNOLOJİLERİ

2006’da başlatılan Google Çeviri algoritması istatistiksel çeviri kullanır. Program, bir cümlenin olası çevirilerini ve her birinin doğru çeviri olma olasılığını bulmak için iki dilde paralel olarak yazılmış metinleri istatistiksel olarak analiz eder. Son olarak, en son yenilik 2016 yılında yapay sinir ağı olmuştur. Google çeviri ve diğer makine çevirisi algoritmalarında uygulanmıştır. Esasen, insan beyninin nöron yapısını bilgisayarda taklit etmeye, veri tabanlarından “öğrenmesini” sağlamaya ve bir insan gibi çeviri yapmak için kullanmaya çalışılıyor.

Günümüzde makine çevirisi hizmetleri dil öğrencileri, gezginler ve yabancı medya tüketicileri tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Medyanın Google Çeviri’yi bile geride bıraktığını iddia ettiği DeepL gibi yeni çeviri yazılımları sahneye çıktı. Makine çevirisi için gelecek parlak görünüyor.

Bununla birlikte, en iyi yazılımın bile sınırlamaları vardır. Çeviri yazılımı “yazım hataları” internetin her yerinde bulunabilir. Örneğin, “我属狗” Çince’de “Köpek yılında doğdum” anlamına gelir. Ancak Google Çeviri Fransızca’da “je suis un chien” (Ben bir köpeğim) olarak verir. Deyimsel ifadelerin de makineler tarafından çevrilmesi zordur. Örneğin “gereksiz iş yapmak” anlamına gelen “Pelleter par avant”, Google Çeviri tarafından İngilizceye basitçe ve kelimesi kelimesine “shovel forward” olarak çevrilir. Ancak kültüre ve belirli ifadelere aşina bir çevirmen bunları doğru bir şekilde çevirebilir.

EDEBİ ÇEVİRİDE ÇEVİRİ TEKNOLOJİSİ / YAPAY ZEKA KULLANMAK

Çevirinin en zor alanı kuşkusuz edebi çeviridir. Yazılım bir yana, profesyonel çevirmenler için bile bir zorluktur. Örneğin, bir kelime diğeriyle aynı anlama gelebilir. Ancak yan anlamı atmosfere katkıda bulunur. Kurgusal karakterlerin ve yerlerin isimleri hecelerinde veya harflerinde anlamlar gizleyebilir. Bir kelime yazar tarafından istenen belirli bir imajı çağrıştırabilir. Kelime oyunları mizahın bir parçasıdır. Tüm bu kelimeler, mükemmel kelimeyi bulmak için çevirmenin tüm dikkatini gerektirir. Ancak, kelimelerin ötesinde, yazarın üslubu ve niyeti, hikayenin mesajı, mizah, karakterlerin psikolojisinin gelişimi, bir pasajın okuyan kişide tetiklediği duygular vb. dikkate alınmalıdır. Aslında, bu sürecin tüm eseri yazarın fikirlerine göre yeniden yazmaya benzediğini söyleyebiliriz.

Romanlar, edebi çevirinin karmaşıklığına mükemmel bir örnektir. Yazarın üretken hayal gücünün ürünüdürler ve sonuç olarak orijinal kavramlar, mecazi kelimeler, belli bir ton, gizli anlamlar ve aynı heyecanı, gerginliği, ıstırabı, nostaljiyi ve hayal kırıklığını yabancı okuyuculara aktarmak için uygun bir çeviri gerektiren konuşma şekilleri içerirler. Diğer kültürlere yabancı olan kültürel referanslar için dipnotlar kısa bir açıklama sağlayabilir. Şiir çevirmek, kafiye eklemek, ölçü bulmak ve ses üretmek zorunda olmanız dışında roman çevirmeye benzer. Çoğu zaman çevirmen bir şiiri benzersiz kılan şeyi alır ve çeviride yeniden üretir. Örneğin, Clément Marot tarafından 1537 yılında yazılan “A une Damoyselle Malade” şiiri AABBCCDD kafiye şemasını takip eder ve her satırda üç hece vardır. Çevirisi de bu unsurları yansıtır.

Durum ne olursa olsun, çeviri teknolojilerinin, her ne kadar büyük ölçüde geliştirilmiş olsalar da, küreselleşme çağında en büyük iletişim engelimiz olan dille ilgili tüm ihtiyaçlarımızı karşılamaktan hala uzak olduğu açıktır. Kitapların ve edebi metinlerin çevirisi hala çevirmenlerin elindedir. Son olarak, tüm çevirilerin hataları olduğunu ve bir dilin bazı unsurlarının basitçe çevrilemeyeceğini söylemek gerekir. Aslında, bir dili kendi kendimize öğrenmek nihai bir hedef olmaya devam etmektedir.

Çeviri teknolojileri kullanarak tercüme yapmanın risklerinden bahseden online tercüme adlı makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz.

Çeviri teknolojileri, çevirmenlik, çeviri büroları gibi konularda ilginizi çekebilecek diğer makalelerimize BLOG bölümüzden göz gezdirebilirsiniz.